3 Büyük Günahımı yazdım...

2010 yılında o zaman 5 Ocak Gazetesinde Adana Medyasının tarihi işlerine imza atıyorduk...

Haberlerimiz gündem belirliyor ve gazete Özülkü İş Merkezinin 12. Katından Adana'da siyasetin yönünü belirleme konumundaydı...

Bunda hiç kuşkusuz bana hiç kimsenin vermediği çansı veren Sevgili Savaş Çokduygulu'nun büyük katkısı vardı...

 

Yeteneklerimin farkına varmamı...
Neler yapabileceğime olan inancıma dair beni saatlerce motive eden konuşmaları üzerimde hala çok etkili bir odaklanma etkenidir...

 

O zamanlar ciddi bir ivme kazanmış ve dolayısı ile Adana Medyasının yıllarca haksız şekilde kaymağını yiyen bazı dinazorların kıskançlık krizlerine girmelerine sebep olmuştuk...

 

Tabi olduğun noktada kalmak motonluğu...
Monotonluk rehaveti...
Rehavet ise tükenmeyi getirir...

 

Ben o zaman Adana Medyasında yeteneklerine güvendiğim genç isimleri Adana Medyasına kazandırmaya karar vermiştim...

 

O zaman TV'lerde eleman olarak resmen süründürülen isimler vardı...
Bu çocuklar 3 kuruş paraya;

 

Kameramanlık...
Kurgu- Montaj işleri yapıp duruyorlardı...

 

Bunları o zaman aldım...
Köşe yazın dedim...
Haber yazın dedim...
Kamera ile görüntülemek basit birde görüntülediklerinizi yazıya dökün dedim...

 

Çok emek ve çaba sarf ettim ama bu isimleri gazeteci olarak Adana Medyasına kazandırmayı başardım...

 

HALT ETTİM!

 

Kimdi bu isimler biliyor musunuz?

 

SEFA SAYGIDEĞER...
SERDEN ÇEVİK...
UMUT YÜZER...

 

Sonra arkadaşlar tabi 5 Ocak Gazetesi ve Savaş Çokduygulu'nun popülaritesi sayesinde rüyalarında göremeyecekleri ortamlara, mekanlara ve konumlara ulaştılar...

 

Her çapsız karakter gibi onlarda GÜÇ BUDALASI oldular...

 

Buludukları konumu kendi emek ve çabaları ile elde ettiklerini düşünüp farklı işlere hadlerini bilmeden zıpladılar...

 

Umut Yüzer adam satarak başladığı bu güç bunalımında işi artık dost dediği insanların hasımlarına ev adreslerini vermeye kadar götürdü...

 

Sefa Saygıdeğer zaten başından beri yeteneksizliğini kabul etmeyip başkaları sayesinde edindiği konumlara aldanıp başka yerlere zıplama derdine düştü çuvalladı tabi...

 

Serden Çevik ise Seyhan Belediyesi Basın Müdürü Gökhan Üney başta olmak üzere bütün siyasi aktörler arasında TELEKULAK ve LAF taşıma işine soyundu...

 

Yani GAZETECİLİK adına yapılmaması gereken herşeyi yapark PARA-MAKAM ve GÜÇ peşine düştüler...

 

Hatta son bir olay var ki bu asla affedilemez...

 

Bir ailevi özel hayatla alakalı bir durumda OTEL FEDAİLİĞİNE bile soyunmuşlar!

 

Nereden nereye?

 

Bu 3 isim üzerinde hakkım var benim...
Bakmayın şimdi BURJUVA TİPLİ Sefa Saygıdeğer'e...
Ya da KULİS GAZETECİLİĞİ ÜSTADI gibi davranan Serden Çevik'e...
Hele şu BANKAMATİKÇİ Umut Yüzer'e hiç bakmayın...

 

Uz yılanı gibi mertçe cevap vermek yerine nerede düşmanım varsa onlarla iş birliğine girecek kadar şirazeleri ve karakterleri yok bu arkadaşların!

 

Ama beni iyi tanır onlar...
Gemilerle değil, Limanla ilgileneceğimi iyi bilirler...
Kaybedeceğim hiç bir şeyin olmadığını...
Ve kendilerinin kaybedecek çok şeyi olacağını da iyi bildikleri için benim gibi böyle;

 

ADAM GİBİ...
MERTÇE...
DELİKANLICA medya üzerinden bana cevap veremezler!

 

Bu yazı daha ağır olabilirdi...

 

Ancak Savaş Çokduygulu'nun hatırı bende tartışmaya kapalı bir konudur!

 

Serden Çevik hadi neyse ama;

 

SEFA ve UMUT...
Benimle ilgili neler çevirdiğinizin hepsinin farkındayım...

 

DEVAM EDİN!