losev

Pişşşt PERUKLU... Peruğunu kapta gel!

ÖZEL HABER 19.08.2021 - 20:16, Güncelleme: 17.05.2022 - 17:25
 

Pişşşt PERUKLU... Peruğunu kapta gel!

Tevriye, anlamla ilgili edebî sanatlardan biridir... Sesteş bir kelimenin bir dizede, beyitte, dörtlükte iki gerçek anlama gelecek biçimde kullanılmasına ve bir sözcüğün yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetmeye tevriye sanatı denir...   Bu bir EDEBİ KÜLTÜRDÜR...   Tevriye sanatının en önemli ismi ise hiç şüphesiz Nef'i'dir...   Tahir efendi bana kelp demiş İltifatı bu sözde zahirdir, Maliki mezhebim benim zira, İtikadımca kelp tahirdir. Diyor büyük usta bir dörtlüğünde...   Yani şunu kast ediyor burada;   Tahir: 1. Tahir Efendi - 2. temiz, pak Kelp: Köpek. (Hem, köpek temiz hayvandır hem de asıl köpek Tahir Efendi'dir anlamı var. Maliki mezhebinde köpek, temiz hayvandır.)   Özetle cahillerin, kültürsüz ve hayatı boyunca bir baltaya sap olamayacak beyin ve düşünce ikliminden mahrum bazı soytarılar akıllarınca bir ittifak kurup benimle ilgili bir OPERASYON peşindeler...   Oysa hepsinin Kuyruğunu bir ağaca bağladığımdan ve hepsinden yüklü miktarda TAZMİNAT alacağımdan haberleri bile yok...   Neyse zamanı gelince herkesle birlikte onlarda bu durumu SOĞUK DUŞ etkisiyle öğrenirler...   Şimdi yazının başlığı ve şimdiye kadar yazdıklarım ne alaka diyorsunuz?   Şöyle ki ;   Yanlış zamanlarımda yanlış kişilerle çok yanlış ortamlarda vakit geçirdiğim doğrudur... Birgün serde ağalık olması nedeniyle kurduğum bir masada hoş vakit geçirecek bir SOYTARI lazım oldu... Parasını ödeyip getirttim masama... Bu SOYTARI bana şimdilerde ekmeğini yediği kişi hakkında Gayri ahlaki birçok şeyi anlatmaya başladı... Çünkü bir SOYTARI masasında çanak yaladığı herkesin köpeğidir! Sonra Ekmek yediği kişinin sevgilisi ile neler yaptığını, kimlere hangi REKLAM işlerini pasladığını, kendisinin de reklam şirketi olduğunu ama sadece kuru bir maaştan başka bir şey verilmediğini falan filan bir sürü saçma salak şeyler anlattı... Hatta yakın olduğunu iddia ettiği çok kişi ile ilgili Alem masalarında aldığı telefon kayıtlarını dinletti... Bu kayıtlarda kimler vardı kimler bir bilse muhatapları eminim bu SOYTARIYI PERUĞUNDAN asarlar!   Tabi bunları anlatırken de arada kel kafasından düşen PERUĞUNU düzeltmeden de duramıyordu... Sonra ASTSUBAY olduğunu söylediği bir sevgilisi olduğunu O'ndan bir çocuğunun olduğunu falan da anlattı ama çokta inandırıcı gelmedi... O gece SOYTARILIK görevini ifa etti takdir ettim... Ödediğim masa hesabını ve cebine soktuğum harçlığı sonuna kadar hak etti... O gece masadan CEP TELEFONUMU çalmasını bile es geçtim... En azından gecenin sonunda arabanın içinde PERUĞU ELİMDE kaldı ve hatıra olarak hala saklıyorum...   Şimdi bu PERUKLU SOYTARI ve türevleri bir ŞER İTTİFAKI kurmuşlar... Düne kadar birbirlerinin namuslarına dile uzatan bir sürü SOYTARI bir masanın etrafına toplanmışlar ERCAN YILMAZ'I nasıl alt ederiz, nasıl bitiririz ve nasıl piyasadan sileriz diye sağa sola salyalarını akıtıyorlar...   FETÖCÜ... ABİSİNİ DOLANDIRAN ŞEREFSİZ KARDEŞ... Geçmişte şaplak delisi ettiğim YER ELMASI... PALMİYE OTEL maceraları dillere düşen deforme olmuş ortalık malları... Vs.vs.vs.vs...   Yani ŞEREFLİ bir adamı düşman bilip ŞEREFSİZLİKLERİNİ devam ettirmek için yapayacakları şey olmayan bir İTTİFAK...   Varsın olsun benim hiç birisiyle ne muhatap olacak seviyem nede iki kelam edecek vaktim var... Eski ERCAN olsaydı o masanın ayaklarını onlara monte eder, Meyhane köşlerine onları malzeme ederdi!   PERUKLU SOYTARIYA gelince;   Çok yeni değil ama telefonumda var... Ne zaman istersen masayı kurarım... Peruğunu takta gel... Gemileri yakta gel bebeğim... Hatta alayını topla öyle gel... SİZ HEPİNİZ... BEN TÜRK! Anladınız siz onu!

Tevriye, anlamla ilgili edebî sanatlardan biridir...
Sesteş bir kelimenin bir dizede, beyitte, dörtlükte iki gerçek anlama gelecek biçimde kullanılmasına ve bir sözcüğün yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetmeye tevriye sanatı denir...

 

Bu bir EDEBİ KÜLTÜRDÜR...

 

Tevriye sanatının en önemli ismi ise hiç şüphesiz Nef'i'dir...

 

Tahir efendi bana kelp demiş
İltifatı bu sözde zahirdir,
Maliki mezhebim benim zira,
İtikadımca kelp tahirdir.

Diyor büyük usta bir dörtlüğünde...

 

Yani şunu kast ediyor burada;

 

Tahir: 1. Tahir Efendi - 2. temiz, pak
Kelp: Köpek. (Hem, köpek temiz hayvandır hem de asıl köpek Tahir Efendi'dir anlamı var. Maliki mezhebinde köpek, temiz hayvandır.)

 

Özetle cahillerin, kültürsüz ve hayatı boyunca bir baltaya sap olamayacak beyin ve düşünce ikliminden mahrum bazı soytarılar akıllarınca bir ittifak kurup benimle ilgili bir OPERASYON peşindeler...

 

Oysa hepsinin Kuyruğunu bir ağaca bağladığımdan ve hepsinden yüklü miktarda TAZMİNAT alacağımdan haberleri bile yok...

 

Neyse zamanı gelince herkesle birlikte onlarda bu durumu SOĞUK DUŞ etkisiyle öğrenirler...

 

Şimdi yazının başlığı ve şimdiye kadar yazdıklarım ne alaka diyorsunuz?

 

Şöyle ki ;

 

Yanlış zamanlarımda yanlış kişilerle çok yanlış ortamlarda vakit geçirdiğim doğrudur...
Birgün serde ağalık olması nedeniyle kurduğum bir masada hoş vakit geçirecek bir SOYTARI lazım oldu...
Parasını ödeyip getirttim masama...
Bu SOYTARI bana şimdilerde ekmeğini yediği kişi hakkında Gayri ahlaki birçok şeyi anlatmaya başladı...
Çünkü bir SOYTARI masasında çanak yaladığı herkesin köpeğidir!
Sonra Ekmek yediği kişinin sevgilisi ile neler yaptığını, kimlere hangi REKLAM işlerini pasladığını, kendisinin de reklam şirketi olduğunu ama sadece kuru bir maaştan başka bir şey verilmediğini falan filan bir sürü saçma salak şeyler anlattı...
Hatta yakın olduğunu iddia ettiği çok kişi ile ilgili Alem masalarında aldığı telefon kayıtlarını dinletti...
Bu kayıtlarda kimler vardı kimler bir bilse muhatapları eminim bu SOYTARIYI PERUĞUNDAN asarlar!

 

Tabi bunları anlatırken de arada kel kafasından düşen PERUĞUNU düzeltmeden de duramıyordu...
Sonra ASTSUBAY olduğunu söylediği bir sevgilisi olduğunu O'ndan bir çocuğunun olduğunu falan da anlattı ama çokta inandırıcı gelmedi...


O gece SOYTARILIK görevini ifa etti takdir ettim...
Ödediğim masa hesabını ve cebine soktuğum harçlığı sonuna kadar hak etti...
O gece masadan CEP TELEFONUMU çalmasını bile es geçtim...
En azından gecenin sonunda arabanın içinde PERUĞU ELİMDE kaldı ve hatıra olarak hala saklıyorum...

 

Şimdi bu PERUKLU SOYTARI ve türevleri bir ŞER İTTİFAKI kurmuşlar...
Düne kadar birbirlerinin namuslarına dile uzatan bir sürü SOYTARI bir masanın etrafına toplanmışlar ERCAN YILMAZ'I nasıl alt ederiz, nasıl bitiririz ve nasıl piyasadan sileriz diye sağa sola salyalarını akıtıyorlar...

 

FETÖCÜ...
ABİSİNİ DOLANDIRAN ŞEREFSİZ KARDEŞ...
Geçmişte şaplak delisi ettiğim YER ELMASI...
PALMİYE OTEL maceraları dillere düşen deforme olmuş ortalık malları...
Vs.vs.vs.vs...

 

Yani ŞEREFLİ bir adamı düşman bilip ŞEREFSİZLİKLERİNİ devam ettirmek için yapayacakları şey olmayan bir İTTİFAK...

 

Varsın olsun benim hiç birisiyle ne muhatap olacak seviyem nede iki kelam edecek vaktim var...
Eski ERCAN olsaydı o masanın ayaklarını onlara monte eder, Meyhane köşlerine onları malzeme ederdi!

 

PERUKLU SOYTARIYA gelince;

 

Çok yeni değil ama telefonumda var...
Ne zaman istersen masayı kurarım...
Peruğunu takta gel...
Gemileri yakta gel bebeğim...

Hatta alayını topla öyle gel...
SİZ HEPİNİZ...
BEN TÜRK!

Anladınız siz onu!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanamedyahaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.